26 Haziran 2009

Coggaaiiiiiiiiiiiiiiiiiiiy!!!

Uzun zamandır yazamadım bunun nedeni ben değil, birer sinek olmaya karar veren klavyemin tuşlarıdır. Ayrıca sandalyem de uluslarası bir helikopter yarışmasına, jüri üyeliği yapmaya davet edilmişti. Faremi ise imkansız bir aşk hikayesinin ardından sarhoş halde buldum, ayıltmak için 5 sürahi kahve, 2 inek ve 1 maden suyu fabrikası devreye girdi. Eve geldiğimde annemin “Desperate Housewives” olmak üzere Amerika'ya, babamın ise 'Nirvana''ya ulaşmak için Hindistan'a gittiğini öğrendim. Bu haberden sonra tam da Mars'taki canlılara yetecek kadar çikolata ve patlamış mısırla depresyona girecekken, küçük bir çocuk pencereden içeri girdi. Adının Yusuf olduğunu söyleyen küçük çocuk gece gece bir mektup bırakıp gideceğini söyledi. Mektup ikiz kardeşimden geliyordu. Annemizin karnındayken, neden aç gözlülük yapıp açlıktan onu yuttuğumu soruyor, yıllardır şah damarımdan da yakında karnımda ne zorluklarla yaşadığını anlatıyordu. Üzüntüden gözlerimi yerinde tutamadım fırlayıp gittiler. Şu an gözlerim olmadığı için gönlüm katlanamayacağından aramaya koyulacağım. En yakın tavuskuşu durağından bir tavuskuşu bulup dehleyip İstanbul'a gideceğim. Belki onları Bebek'te üç beş tur atarken bulabilirim. ADİOS AMİGOS...

4 cik cik:

ix dedi ki...

Olmadı bir de sinema yaparsınız :)

Blue Bird dedi ki...

yapamadık ix olmadı :(((

Esma Burcu Sereli dedi ki...

Harika bir yazı Hazan!:)Çok beğendim:)

Blue Bird dedi ki...

Merci de vous gâter moi:)))